DUVAR – Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştiriler ve “128 milyar dolar nerede?” Aralarında “Cumhurbaşkanına hakaret” sorusunun da yer aldığı 25 tweet nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılanan gazeteci Sedef Kabaş’ın yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Kabaş ve avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ilk olarak Kabaş savunmasını yaptı. Davanın adaletin tesisi için değil, baskı tesis etmek için açıldığını ifade eden Kabaş, “Yazılarıma geriye dönük baktığımızda herhangi bir art niyet içermese de hakkımda ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiası var. tek kelime hakaret, kötü dil, küfür, kişilik haklarına saldırı veya herhangi bir olumsuz ifade. bu dava ile Yargı bir anlamda gazeteciye baskı, sindirme ve susturma politikası adına bir kez daha araçsallaştırıldı.”
‘TARİH YETKİ YETKİLERİNİ YAZACAK’
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Kabaş, “Bu dava esasen kişilik haklarıma bir saldırıdır” diyerek, tweet’lerinin mesleğinin gereği olduğunu vurguladı. “Atasözü kullanmaktan yargılanan ve 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan dünyadaki ilk ve tek gazeteci benim” diyen Kabaş, şöyle devam etti: “Bu karar ülkem adına utanç verici. Bu dava düştü. Ülkemizde ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ne kadar zavallı hale geldiğinin bir başka kanıtı olarak tarihe geçmiştir.Gün gelecek mahkemeler aleyhimizde olmayacak,Ülkemizi bu kadar rezil bir duruma sokanları yargılayacaktır. Bu davanın kararını sadece hakimler değil, tarih de yazacaktır.
‘SUÇ TEHDİT ETMEKTİR’
Bu tür baskı dönemlerinde gazetecilerin en temel sorumluluğu söyleyemediklerini söylemek, sorulamayanları sormaktır; değeri ne olursa olsun sarsıcı, sarsıcı gerçekleri ortaya çıkarmak, yeri geldiğinde ‘kral çıplak’ diyebilmektir. Baskının artan şiddetine paralel olarak gazetecinin sorumluluğu da ağırlaşıyor. Hakkımda açılan bu dava da bu baskının ifadesidir. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ argümanı üzerinden, kamuoyu önünde ‘Gazetecilik yapmayacaksın, yazmayacaksın, konuşmayacaksın’ diye bir nevi tehditte bulunmak yanlıştır.
‘SUÇ BİLDİRECEĞİM’
Savunma yapmayacağını ve kendisine bu davayı açanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirten Kabaş, “Hakkımda yapılan suçlama, soruşturma ve kovuşturma her yönüyle hukuka ve kanunlara aykırıdır. Açılan dava, soruşturma izinleri, sanal devriye ve bu devriyeye onay verilmesine ilişkin tüm işlemler hukuka aykırıdır ve TCK 257. madde kapsamında da yanlıştır. Soruşturulacak kişiler, Anayasa’ya ve maddelere aykırı belgelerin içeriğindeki kişilerdir. Hepsinden şikayetçiyim.” Kabaş, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatini istedi.
TALEPLER REDDEDİLMİŞTİR
Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz’ın ardından sözü alarak davanın düşürülmesini talep etti. Mahkeme, Poyraz’ın talebini reddetti. Poyraz ikinci talebini dile getirerek, “AİHM’nin 21.10.2010 tarihli Şorli/Türkiye kararına göre Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu sözleşme hükümlerine dayandırılamaz ve hukuka aykırı/ hukuka aykırı suç, bu nedenle derhal beraat talep ediyoruz.” Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, ‘derhal beraat’ kararı verilmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığını belirterek talebi reddetti. Son olarak Poyraz, hakimin reddini istedi. Mahkeme bu talebi de reddetti.
Bunun üzerine Poyraz, “Ret gerekçelerini çok açık bir şekilde açıklamama rağmen ret gerekçesini göstermediği gerekçesiyle talebimin hakim tarafından reddedilmesi, hakimin davayı müvekkilim ve şahsıma şahsileştirmesi” dedi. , özel husumet oluşturmaya çalışmış, tarafsızlığını yitirmiş, müşteki cumhurbaşkanı olduğu için baskı altında kalarak ısrarla davaya devam etmiştir.Çalışma mahkemesi hâkimini reddediyorum” diyerek mühlet talep etti.
İYİLEŞME 16 KASIM’A ERTELENDİ
Mahkeme talebi reddetti. Bunun üzerine Poyraz, “mahkemenin yetkisini kullanarak savunmayı yok saymaya çalışan mahkeme hakiminin defalarca ayrı gerekçeleri kabul ettiği” gerekçesiyle bir kez daha ret-hüküm hakimi talebinde bulundu.
Mahkeme, ret talebine ilişkin belge ve delillerin dosyaya sunulması için bir sonraki duruşmaya kadar süre verdi. Bir sonraki duruşma 16 Kasım 2023’e ertelendi.
